Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. (Ahzab 23)
Kalbimiz kırık hüzünlüyüz. Çünkü bir dava adamının bir mücahidin aramızdan ayrılması mücadele adına üzücü, ancak toprağa düşen yiğit açısından ve her şehit zafere bir adım daha yakınlaşma adına sevindirici.
Aksa intifadasının sembol isimlerinden Hamas lideri İsmail Haniye ömrünü İslam’a, İslam’ın ilk kıblesi olan Aksaya ve Aksanın evlatlarına adamış bir yiğit.
Dört oğlunu, dört torununu, bir kızını, kız kardeşini ve ikinci derece ailesinden onlarcasını şehit vermiş, çocuklarının ve torunlarının şehadet haberini aldığında adeta müjde almış gibi bir tavır sergileyen büyük mücahid.
Hamas’a lider olan herkes şehadeti arzulayarak ve göze alarak o göreve getirilir. Çünkü tarih bize Hamas liderlerinin defalarca suikast girişimine maruz kaldıklarını ve tamamına yakınının da bu suikast ler neticesinde şehadete erdiğini göstermektedir.
İsmail Haniye de ailesinin tamamına yakınını davası uğruna şehit verdiği gibi kendisi de ailesinin eriştiği bu makama ulaşmanın özlemi ile mücadelesine devam ediyordu.
Selefleri Allaha verdikleri söze sadık kalarak şehadet mertebesine erişmiş kendisi de şehadet mertebesine erişmek için sırasını beklemekte idi. Neticede şehadet onu İran’ın başkenti Tahranda bekliyordu.
Pezeşkiyan’ın yemin merasimine katılmak için davet edildiği İran’a diğer İslam ülkelerinin temsilcileri gibi oda gitmiş ancak program sonrası konakladığı konutunda güdümlü füze ile teröristler tarafından vurularak şehit edildi.
Bu olay bizi üzüp hüzünlendirdiği gibi düşünmeye de sevk etti. Bu olaya mı üzülsek? Yoksa Filistin de öldürülen belere, çocuklar, kadınlara ve masumlara mı? Yoksa Filistin de ki soykırım karşısında sessiz kalan İslam aleminin içerisine düştüğü acizliğe mi üzülsek diye.
Durum net bir şekilde ortada. Uğradıkları soykırım karşısında tabi ki insan olarak ğer vizdan sahibi isek ağlayacak olan bizler olmalıyız. Ancak Allah katında kurtulan onlar, durumuna ağlanılacak olan ise onlara uygulanan vahşete karşı sessiz kalan biz İslam ümmetiyiz.
Tabi bu konu tamamen farklı platformda konuşulup yazılmalı. Konumuz İsmail Haniye ve onun şehadeti. Şehadet haberi duyulduğu andan itibaren Dünyanın gündemine oturdu ve bu konu tartışılmaya başlandı. Konuşmalar tartışmalar yapıldı ama konuşulacak ve tartışılacak şeyler konuşulup tartışılmadı. Şehit olan İsmail Haniye ve Aksa direnişinin öncüsü lideri ancak konuşulan tartışılan İran maalesef.
İslam ülkelerinin temsilcilerinin toplandığı bir toplantının hemen sonrasında bir liderin şehit edilmesinden sonra konuşulacak tartışılacak yüzlerce mesele varken bizler bilhassa Müslümanlar yine gündemine Filistin’i ve oradaki soykırımı alamayıp hala İran’ı konuşmaya devam ediyoruz. Hiçbir devlet kendi ülkesinde böyle bir olayın yaşanmasını istemez.
Akıl var mantık var. İran’ı bir tarafa bırakalım,
Herhangi bir ülke resmi olarak ülkesine davet ettiği bir lideri kendi topraklarında öldürtür. Azıcık devlet tecrübesi olan hiç kimse böyle bir olayın ülkesinde yaşanmasına izin vermez. İran’ın doğrusu yanlışı vardır. İran sütten çıkmış ak kaşık olmadığı gibi vaz geçilmez de değildir. Ancak karşımızda ‘’İnsanlar içerisinde müminlere en şiddetli düşmanın Yahudiler’’ olduğunu asla unutmamamız gerekir.
İnsanları öldürmede ve soykırımda mahir olduklarını bildiğimiz bu lanetlenmiş toplumun fitne çıkarmada, iki kardeşi birbirine koyup ‘’ İran’ın kardeşimiz olduğunu ifade etmiyorum’’ yandan birbirlerini nasıl öldüreceklerini izlemede mahir olduklarını biliyoruz. Bu olay son derece sinsi ve planlı bir olaydır.
Belki de Reisinin helikopterinin düşürülmesi bu olayın başlangıç noktası dır. Evet o kadar sinsi ve planlı bir hadise. Her ülkede hainler ve Yahudi sevicileri vardır bizde de olduğu gibi. İsrail bu olayı gerçekleştirirken mutlaka içeriden destek almıştır, aksi iddia edilemez. Bir ülkenin hainleri yüzünden bir milletin veya bir devletin topluca hain veya düşman olarak görülmesi doğru bir şey değildir.
Burada bir taşla yüzlerce kuş vurulmak istenmiştir. Bunların taktiği fitne çıkar, böl, parçala, yut taktiğidir. Hedeflerinde büyük İsrail’i kurmak vardır ve bu hedefe ulaşmak için her türlü hainliği uygulamaya sokacaklardır. Bize düşen bu fitneye alet olmak değil birliğimizi ve beraberliğimizi diri tutup bu tür fitneye karşı gerekli önlemi almaktır.
Amaç Orta doğuda ki ülkelerin yanlızlaştırılması ve kolay lokma haline getirilmesidir. Yakın tarihte bunun onlarca örneğini yaşadık. Bu taktiklerle İsrail neye ulaşmaya çalışıyor hedefte kim var bunu iyi tahlil etmeli ona göre pozisyon almalıyız diye düşünüyorum.
Günümüz şehitlerinin serdarı Sayın haniye nin ve tüm Aksa mücadelesi şehitlerinin şehadetlerini kutluyorum. Her şehidin zafere bir adım daha yanaştırmasını cenabi Allahtan temenni ediyorum.
Unutma ey İsrail Allah Nurunu Tamamlayacaktır.
Zafer Yakındır ve İnananların Olacaktır İnşaallah