Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Ödemiş ilçesinde bulunan Kaymakçı Çok Programlı Lise Müdürü Ayhan KÖKMEN in iki öğrencisi tarafından tüfekle vurularak öldürüldüğü talihsiz olaya ulusal basın aracılığı ile tanıklık yaptık. Öğrencileri tarafından katledilen Ayhan hocamıza Allahtan Rahmet ailesi ve eğitim camiamıza sabır niyaz ediyorum.
Bu haberi dinlediğimde irkıldım hemen etrafıma bakındım acaba çocuklarım bu habere şahit olmuşlarmıydı , her ebeveynin bu olay karşısında yaşayacağı endişeyi yaşadım. Kendileri gibi öğrenci olan arkadaşları Hz Alinin bir harf öğretmesi karşılığında ömür boyu kölesi olurum dediği öğretmenlerini katletmişlerdi. Bunu açıklamak açıklarken hangi kelimeleri kuracağınıza karar vermek hiç de kolay olmayacaktı. Şükür ki çocuklar o an bu habere şahit olmamışllardı.
Unutmayalım ki bizler ilk emri oku olan bir dinin mensuplarıyız. Beşikten mezara kadar İlim tahsil edin, İlim Çin de dahi olsa onu gidin alın İlim her Müslüman erkek ve kadına farz kılınmıştır diye buyuran bir peygamber in Hz Muhammed SAV in ümmetiiyiz. Bütün bunlara bakarak Dinimizin Eğitime Öğretime ve Öğretmene ne derece önem verdiğini görmekteyiz.
İşin asıl vahim olanı ve önemli olan tarafı Bu olayı inceleyen müfettişlerin gençliğimizle ilgili görüşleri. Noktasına virgülüne dokunmadan olayı araştıran müfettişin gençliğimizle ilgili tesbitlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen onbinlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.
Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı.
Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.
Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz.
Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.
20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?
Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?
Evlerini nasıl idare edebilecek?
Ülkeyi nasıl yönetecek?
Vatanı nasıl savunup can verecek?
Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.
Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. Çocuklar hayattan bihaber.
Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz. Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.
Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.
Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.
Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar.
Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.
Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.
Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.
Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar. Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan, ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar……
Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….
Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize. Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli. Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…
İlk emri oku olan İslam dan yoksun Güzel ahlak üzere yaratılmış Paygemberinden habersiz ahlaksız ve maneviyatsız bir nesil yetişiyor. Eğer önlem alınmazsa bu sorun çözülmezse ülke çözülecek