HABER: BAYRAM ALİ KAVALCI
Açılış konuşmasını yapan Başkan Vekili Ahmet Hamdi GÜRDOĞAN “Sektörün duayenleri ile buluştuğumuz bu toplantıda fındığın sorunlarını ve geleceğini konuşacağız. Fındık konusunda Trabzon’un biraz gölgede kaldığını görüyoruz ancak Karadeniz’de fındık ihracatının en fazla yapıldığı il Trabzon olarak öne çıkıyor.” diye konuştu. Doğrudan verimi artıracak teşviklerle fındığın kaderi değiştirilmeli. Açılış konuşmasının ardından söz alan DKİB Fındık ve Mamulleri Sektör Komitesi Başkanı Mehmet Cirav “750 bin hektarlık alanda üretim yapılmasına rağmen 700 bin ton altında üretim miktarı mevcut. Türkiye ortalaması dekar başına 85 kg. Trabzon’da ise dekar başında 50 kg’ı bile bulamıyoruz. 85 kg verimle dünyanın en verimsiz üretimini yapan ülke konumundayız.
Verim bu kadar düşükken üreticinin bu üretim miktarları ve desteklerle bu işi sürdürmesi mümkün değil. Burada sorun üreticide değil yanlış politikalar uygulayan Tarım Bakanlığında. Defalarca Bakanlığa gittik, doğrudan gelir desteği değil üretime destek verilmeli dedik ancak bir sonuç alamadık. Dekar başına verilen destek modelinin değişmesi gerekiyor. Üretim potansiyeli 1,5 milyon ton. Rakiplerimizin maliyeti 1-1,5 dolar bandında. Bizde maliyet Ordu-Trabzon arasında 2 dolar. Fındığa verilen 3 dolarlık fiyatın %70’i masraflara gidiyor zaten. Devletin verimi artırmak için kalıcı çözüm bulması elzem. 80 lira 100 lira taban fiyatla bu iş çözülmez. Yıllardır uygulanan bu politikalar yüzünden yakında fındık işi devlete külfet olmaya başlayacak. Rakip ülkelerin elinde fındık kalmazken maliyet yüksek olduğu için TMO’nun elinde geçtiğimiz sezondan 100 bin ton fındık kaldı.” diye konuştu. Devletin alan bazlı desteğiyle fındığın kurtulma şansı yok Cirav’ın ardından söz alan DKİB Fındık ve Mamulleri Sektör Komitesi Başkan Yardımcısı Sebahattin Arslantürk ise “Dünyada en pahalı ve en yüksek miktarda fındık üretimi yapan ülkeyiz. Bu şekilde sürdürülebilir bir ihracat mümkün değil. Bu şekilde rekabet şansımız yok. Bizim dışımızda üretim yapan ABD, Şili, Gürcistan, Azerbaycan gibi ülkelerde son yıllarda yüzde yüze yakın verim artışı var. Bizden sonra üretime başladıkları halde makineli üretim yapıyorlar ve verimlilik çok çok yüksek. Devletin alan bazlı desteğiyle fındığın kurtulma şansı yok. Hollanda örneği önümüzde. Konya kadar bir ülke ama 90 milyar dolar tarımsal ürün ihracatı var. Türkiye’nin ise 21 milyar dolar. Tarım ülkesi olarak 20 milyon dolar da tarım ürünü ithalatı yapıyoruz, bu da işin enteresan bir boyutu. Alan bazlı verimi artıracak politikalar uygulanmalı. Seyreltme ve budamayla aynı bahçe ve aynı ocaklarda verimi 2 kata kadar artırabiliyoruz. Bir de yenileme çalışmalarına ağırlık verilirse verimi 4-5 kata kadar çıkarmak mümkün. Bununla birlikte sürdürülebilir fiyat politikası oluşturulmalı. TMO fındığı 3 dolar civarında alıyor. Serbest piyasada da benzer rakamlar var. Son 4-5 yıldır sezon sonuna doğru TMO’nun üzerine çıkan fiyatlar söz konusu. Bu durumun oluşmaması için fındığın bir merkez bankası olmalı. Fiyat dalgalanmalarında süt ürünlerinde olduğu gibi müdahale edilmeli. Bu yıl mesela iklim değişikliğinin bir sonucu olarak rekoltenin 700 bin ton altında beklenmesi nedeniyle örneğin eylül ayında 3 haneli bir fiyat bekliyoruz.” diye konuştu. Üretici tanımı yeniden yapılmalı, miras hukuku yeniden düzenlenmeli Arslantürk “TÜİK kayıtlarına göre 600 bin fındık üreticisi mevcut. Ancak bunlar fiili olarak fındık tarımı ile uğraşan insanlar değil. Kimse fındıkla geçinmiyor. Yıldan yıla fındığını toplamak için köyüne gelen, miras yoluyla bölünmüş ufak alanlarda fındık toplayan insanlar fındık üreticisi sayılıyor. Bu nedenle fındık üreticisi tanımının yeniden yapılması gerekiyor.
Bahçeler çok yaşlı, ağaçlar 80-100 yaşında. Arazinin parçalı olması insanların toplamadan toplamaya bahçeye girmesine neden oluyor. Yılda bir kere bahçeye girilen fındık tarımında verim alınmaz. Taban arazide 5 hektar, eğimli arazide 7 hektar altında üretim yapılması yasaklanmalı. Miras hukukunun yeniden düzenlenmesi gerekli. Ancak bu şekilde fındıkla geçimini sağlayan, yıl boyu fındığın bakımıyla ilgilenen üreticiler ortaya çıkarabiliriz.” Diyerek sözlerini tamamladı. Örnek bahçelerde verimi 4 kat artırdık Arslantürk’ün ardından söz alan Tahsin Büyükaydın ise “Örnek bahçelerle üreticinin bilinçlendirilmesi, üretime verilecek destekle üreticinin bahçeye döndürülmesi gerekiyor. Verimi artırmadan çıkış yolu bulmak mümkün değil. Trabzon ortalaması 50 kg olmasına rağmen dönüşüm gerçekleştirdiğimiz 20 dönüm bahçede dekar başına 200 kg ürün almayı başardık.
Üretici bilinçlenmeden ve bahçeler yenilenmeden yaşlı ağaçlarla verimi artıramayız. Verimi artırmadığımız takdirde 10 yıl içinde dünya fındık üretimindeki payımız yüzde 85’ten yüzde 50 düzeylerine düşecek.” diye konuştu. Kanun uygulanmıyorsa bölgesel teşvikler devreye alınmalı
Kapanışta tekrar söz alan DKİB Başkan Vekili Gürdoğan “1978 yılında çıkarılan kanunla 6 derece eğim olmayan alanlarda fındık dikimi yapılması yasaklanarak mevzuata bağlanmış. Oysa bugün Orta ve Batı Karadeniz’de ovalara fındık dikiliyor. Dolayısıyla o bölgelerde fındık toplamanın zorluğu ile Doğu Karadeniz’de fındık toplamanın zorluğu bir değil. Günlük 750 lira ücretle fındığı toplatacak işçi bulamıyoruz. Bu da bölge bazlı maliyetlerin değişmesine neden oluyor. Bu nedenle bölgesel teşviklerin de devreye girmesi gerektiği kanaatindeyiz.” diye konuştu. Uluslararası bir firma tekel oluşturup üreticiyi mağdur ediyor Gürdoğan “Uluslararası firmaların yatırımlarına da karşı değiliz. Ancak bu firmalar piyasada tekel oluşturup üreticiyi mağdur, aracıları zengin ediyorlar. Düğün masrafı, okul masrafı gibi nedenlerle fındığını henüz toplamadan düşük fiyattan aracıya emanet eden üretici zarar görüyor, kendi ayağına sıkıyor. Bu firma için ilk defa Rekabet Kurumunda tekelleşme yarattığı, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u ihlal ettiği için soruşturma açıldı. Adil ticarete aykırı şekilde belirli aracılar üzerinden alım yapıldığı için fındığın parası üreticinin değil aracının cebinde kalıyor. ” diyerek sözlerini tamamladı. Basın bültenlerinizde yer verilmek üzere, bilgilerinize sunulur.